Belli bir süredir “direkt” kelimesine kafayı takmış durumdayım. İki gün öncesine kadar farkında bile değildim. Daha sonra oturup blogtaki yazılara bakınca kelimeyi aşırı derecede kullandığımı fark ettim.
Bir kişi ile olan 10 dakikalık konuşmam içerisinde 5′ ten fazla direkt kullanmışım amk…
Üstelik evdeki rahatlık ve tercümelerin getirdiği kelime erozyonunun bünyedeki etkisine binaen “direk” diyorum. Yazarken sorun yok da konuşurken sıkıntı. Zaten belli çevirilerden sonra benim Türkçe “Ali ata bak.” seviyesine geriliyor. Bilmem başkalarına da oluyor mu.
Bazı zamanlar belli başlı kelimeleri o kadar çok kullanıyorum ki gören ne embesil insan bu nasıl tercüme yapıyor der. Ne kadar düzeltmeye çalışsam da, kendimi toparlamaya çalışsam da o kelime ishalini bir yaşamak gerekiyor. Sonra şekil alıyor kelimeler.
Bu arada bu kadar çok direkt demişken anlatmam gereken bir şey daha var. Televizyonda şu sıralar dönen Çaykur reklamının müziği kulağıma takılıyordu ve ben sebebini çıkaramıyordum.Sonradan hatırladım ki bu reklam müziği daha önceden tazedirekt.com un müziği idi. Emin olmak için internette aratırken ne gördüm dersiniz?
Tazedirekt geri açılmış. Hani kapandıktan sonra kıymetini anladığımız, eve az bulunan sebze, meyve, granola vesaire getiren can ciğer insanlar. 20′ sinde girmiştim sitelerine “21 Mart’ ta geri dönüyoruz” yazıyordu. Şimdi baktım gayet hizmetteler. Umarım o eskiden aldığım granolamsı gevrek vardır hala. Henüz bakmadım, ama bakarsam zaten alırım, şuan param yok alamıyorum asdkfjdlghjfghj.
Bu sefer kıymetini bilelim genşler.